Hoş Geldin

Sevgili okur, buraya geldiğin andan itibaren benimsin; arkana yaslan, al eline bir fincan kahve ve izlemeye başla. Haydi kolay gelsin ...

27 Mayıs 2011 Cuma

AŞK

 *Bakışların yüzüme her değdiğinde, yüzüme sille tokat cenneti çarpıyor gözlerin. Şu halde söyle kalbimin çarpıntısına nasıl engel olabilirim ben?*

 Aşk odur ki; aşık, sarhoşluğunun içerisinde maşuğu görmez. Maşuğun yüzü ve dahi silüeti bir zaman sonra aşığın olumlu veya olumsuz etkilenmesine yol açmaz.Ol aşığın işlev kazanan bir başka gözüdür, ol göz bebeğine yansıyandır ki bir başka görüntüdür. Ruh mudur, ten midir, nedir; anlayamaz, tanımlayamazsın…
 Aşkın önünde kelimeler diz çöker; ‘Ey aşk emrine amadeyim, al şu kıymetsiz boynum senindir!’ der  ve aşk bunun üzerine yarı şuh, yarı sert kahkahasını salar gökyüzüne doğru; ‘Hah şimdi iyi dedin, boynun yetmez beni dimağlarda ilmek ilmek örmeye, al kıymetsiz boynunu çekil önümden.’ Der. Ortada tatlı ve de yakıcı o duygudan başka bir şey kalmaz. Göğüslerin arasından aşığı maşuğa iten bir çekim kuvveti peydah olur; dilin lal olduğu, kalemin kötürüm kaldığı o anda …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder